sevgili sen,
bir kırlangıç onulmazlığı daha değil mi o, geceye serpişen.
bıraksana, ne eksiltir ki teninden?
hem bak, zaman nasıl da yetinmez bir şekilde aşındıyor bizi, öteden..
bırak kırlangıçları,
saçlarının arkasında kalsın yuvaları,
kendinden başlamakla, değişmek, farklı dillerin varoluşları..
doğrusu bu ya, sen bakmasaydın sesime, yılgın bir söylence olarak kalacaktım. zararsızdım. uygun ezberdim. hiç atlanmaması gereken bir müfredattım. onaylıydım. yakın. biraz da bıkkın.
sen bakmasaydın, kabuldüm.. sahte okeye dönüyordum..
sen duymasaydın, sırlarımı da katmazdım geceye.
bir ses, ne kadar erken inebilir ki güne, yağmura vurmasa..ki sen sebepsiz yüzüme taşmasaydın, sınırlarım köşesizdi. ezberdi. süngüsüz ve sayrılı.
şimdi küfürle devam edip, susarak bitireceğim hayatı. öngörmeye gerek duymayacak tarihim. çoğul kinimi savuracağım.. durmaksızın hayırlayan bir rol buldum, gözümü kapatarak konuşacağım. bazen kesintisiz avunacağım..
sen dersem, aklına geleceğim.
henüz kırılmış bir fay yontusuna işleyeceğim adını, her yağmurda sızlasın diye sözlerin. vurdumduymazlığın..fay kırıldıkça, yeniden çizilsin diye ellerin..
sen yine de üzerinde durma. zaten sesinden sesime değer hayatıma açtığın ayraç. ayrık tutar irkiltimi, tüm ortak çarpan’lardan..
zor ya artık, gel dersem, uzaklığını zemin yaparım beklentime. yine de bilmelisin ki, yalın bir mor en fazla kendi yalnızlığını bitimsizleştirinceye kadar saklanabilir, sonra? kaç türlü duman engeller ki kararlı bir nimbus’u..yok mu sayacaksın, hiç düşünmeden?
ama anladım belki; dersen, senin çiğ maviliğin beni sonlar, ben yine devam ederim harıl harıl nefes biriktirmeye tütünden.. iskalarım, ama alışarak..yağmalarım küfürlerimi, saklarım. çıtkırıldım açmazlar yazarım yeniden kendime. demiştim, yankırım boşluğunda, ama bu kez sonuçsuz.. ödeşirim kösnül kirlerimle. kursağımda saklarım sen’i. her öksürüşe dip not düşerim sen’den. sakin karşılamam itilişimi..ağrılarımı uzun uzun bekletirim, demi, üzerimde birikmesin diye..dönüştürmem. düz bakarım. eksik işlerim iliklerimi.. hatta üşenmem, bir şarkı yazarım.. bir ölçü yağmur, bir ölçü sonbahar koyarım sus’ların aralarına.. tekrar kısmına da telafilerimi.. belki bu kısık melodim, yitik bir sesle başlar ama subdominant bir uyumla biter.. ki kimse anlamasın sonunu.. ki bitiremesin benden sonra...askıda kalsın her an, dönüşebilir gibi..yarım bir fikir gibi.. ama’sız gibi..tarihsiz bir gün gibi..bir de, sebebe dayanmasın diye, alışılmış bakılmasın diye, dün diye.. sözleri de sadece sesin olsun..katıksız..kendinden kirli..
sen de bitireme, başlamadığını diye..
belki de törensiz sevişirim o zaman başkalarıyla.. kibrit tadında bir özleme dönüşürsün sadece.. avuçlarımın içinden yanarsın, söndürmesin ters esen rüzgar.. hem, biraz da avucuma siner izin.. kokun gelir her an’ıma, zaman hiç’le başlar.. belki o gün, aynı şarkıya takılıp kalmaktan da vazgeçerim, bulamazsın.
zaten kayıtlı değil mi ki benim kütüğüm düşe,
ararsan, bil diye..
Kaynak
Resim: Aydan
''Keşke...Keşke...''
13 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder