14 Eylül 2008 Pazar

Mihriban..





Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamıştın,çözülmüyor mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor mihriban

Yar,deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor mihriban

Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor mihriban

Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut cizilmiyor mihriban

Boşa bağlanmış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım karabahtım tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor mihriban

Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor mihriban





Unutursun Mihribanım



unutmak kolay mı deme
unutursun mihribanım
oğlun kızın olsun hele
unutursun mihribanım

hayat böyle bu gemide
eskiler yiter yenide
beni değil kendini de
unutursun mihribanım

yıllar sineme yaslanır
hatıraların paslanır
bu deli gönül uslanır
unutursun mihribanım

zaman erir kelep kelep
meyve dalda durmuyor hep
unutturur bir çok sebep
unutursun mihribanım

gün geçer azalır sevgi
değişir herşeyin rengi
bugün değil, yarın belki
unutursun mihribanım

süt emerdin gündüz gece
unuttun ya büyüyünce
bu işte tıpkı öylece
unutursun mihribanım



ABDURRAHİM KARAKOÇ

Hiç yorum yok: